Dün gece IRC'den yeni bir gönüllü özel mesaj gönderip "sanırım bu bug için danışmanım(mentor) sensin" dediğinde uzun süredir içinde olduğum "Mozilla macerası" ile ilgili bir yazı yazma zamanımın geldiğini anladım.
Mozilla, bir çoğunuzun Firefox'tan bildiği ancak aslında çok da yakından tanımadığı, gelir amacı gütmeyen bir kuruluş. Yegane amacı "özgür internet" ve bu sayede insanların kendilerini ve fikirlerini serbestçe ifade edip, paylaşıp kendilerine ve çevrelerine faydalı olmalarını sağlamak. Firefox bu yolda uzun yıllar önce Microsoft ve Internet Explorer tekeline karşı atılmış bir adım ancak kendisi Mozilla'nın bu yoldaki tek projesi değil.
Özellikle son yıllarda Firefox'un tarayıcı pazarında %20 gibi oldukça iyi bir kullanım oranına ulaşması, ve bu sırada Google gibi büyük bir oyuncunun tarayıcı pazarına girip ortalığı iyice hareketlendirmesi, Opera'nın ise bu gelişmeleri yakından takip etmesi ve hatta bazılarına ön ayak olması ile Firefox'un en azından temel amacını gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz. İşin güzel yanı Google Chrome’un çekirdeğini oluşturan WebKit’in geliştiricileri, Opera’nın ve hatta yeni Internet Explorer’ın geliştiricilerinin bir kısmı eski Firefox katkıcılarıydı. Bu yüzden amacını layıkıyla yerine getirdiğini söylersek sanırım daha doğru olur.
Mozilla da aynı fikirde olacak ki özellikle son 2-3 yıldır odağını tarayıcısından biraz uzaklaştırıp tekrar kullanıcılara ve geliştiricilere yöneldi. Benim Mozilla ile tanışmam çoğunuz gibi uzun yıllar önce Firefox kullanmama dayansa da gerçek ideallerini kavramam ve katkıda bulunmam da bir kaç yıl önceye ve bu odak değişimine dayanıyor.
Nispeten uzun ancak gerekli bir girişten sonra Mozilla'ya nasıl katkıda bulunmaya başladığımdan ve bu katkıların bana ve diğer insanlara nasıl yol su elektrik olarak geri döndüğünden bahsetmeye başlayabiliriz. 2011 Şubat ayı civarı, tam da askerlik hizmetine başladığım zamanlara denk gelen "Wiki Wednesdays" hareketi sayesinde uzun süredir hayranlıkla yararlandığım Mozilla Developer Network'teki belgelerin gerçekte ben dahil herkesin katkıda bulunup geliştirebileceği "wiki"ler olduğunu fark ettim. Bu hareketin temeli her çarşamba katkıya ihtiyaç duyulan belirli wiki sayfalarının Mozilla Hacks blogunda duyurulması ve katkıcılardan yardım istenmesiydi. O hafta katkıda bulunanlara bir sonraki Wiki Wednesdays blog yazısında teşekkür ediliyor bu sayede insanlar motive oluyordu. Sonuçta resmi Mozilla bloglarından bir tanesinde size teşekkür edilmesi hem gurur verici hem de özgeçmişinize koyduğunuzda sizi bir kaç basamak üste taşıyan bir şey.
Bu farkındalık içerisinde ve askerliği yedek subay olarak yapmanın avantajlarını da kullanarak(akşamları eve gidip internete girebilmek ve hatta iş yerinden rahatça internete girebilmek gibi) düzenli olarak MDN'e katkıda bulunmaya başladım. Yaklaşık 6 ay kadar sonra Janet Swisher’dan beni o yıl Almanya'da yapılacak olan JSConf EU konferansına ve burada gerçekleştirilecek olan "Doc Sprint"e (dokümantasyon maratonu diyebiliriz) davet eden bir e-posta aldım. "İyi güzel diyorsunuz da nasıl geleyim ben oralara, uçak bileti var otel rezervasyonu var askerliği var" diyip e-postayı silerken gözüme "konferans bileti dahil tüm masraflarınızı karşılayacağız" benzeri bir cümle çarptı. Üstünkörü okuduğum e-postayı tekrar okuduğumda MDN'e yaptığım katkılardan dolayı tüm masrafları Mozilla tarafından karşılanmak üzere oldukça prestijli bir konferans olan JSConf EU 2011'e davet edildiğimi öğrendim ve muhtemelen hayatımın şu anki noktaya gelmesine sebep olacak olayların başlangıç noktası olacak bu etkinliğe katılmak için gerekli hazırlıklara hemen başladım.
Çok hızlı bir şekilde gerekli askeri izin belgelerini doldurup ilgili yerlere elden ulaştırdım ve devamında Almanya vizesi için başvuruda bulundum. Ne mutlu ki şansım yaver gitti ve Seylan'ımın da desteği ile gerekli belgeleri hallettim, iznimi ve vizemi alarak yola çıkacağım 30 Eylül 2011 tarihini beklemeye başladım.
Yazı olması gerekenden çok daha uzun olduğu için konferansa gidişim ve devamında olanları bir sonraki yazıya saklamaya karar verdim ancak sizi bu konuda heyecanlandırmak için burada başlayan olayların devamında internet girişimlerinin merkezi diyebileceğimiz San Francisco'da 20 kişilik bir Mozilla ekibiyle harika bir sohbet eşliğinde güzel bir akşam yemeği yediğimi ve bunun yine San Francisco'da bulunan ve şu an taze bir çalışanı olmaktan gurur duyduğum DISQUS adlı internet girişiminde çalışmaya başladığım ilk günlerimde olduğunu söyleyebilirim. =)
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!