Pazartesi, Temmuz 02, 2012

Türkiye'deki Meslek Odası Saçmalığı

Kurulmasına tamamen karşı olduğum Bilgisayar Mühendisleri Odası'nın sık sorulan sorular bölümünde bahsi geçen "6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu"nu bir açıp okuyayım dedim, nedir ne değildir öğrenmek için.

İlgili kanunda Türkiye'de mühendislik ya da mimarlık mesleğini icra edecek herkesin ilgili odaya kayıt olmak zorunda olduğu, ve üyelerin belirli bir yıllık aidat ödeyeceğinden bahsediliyor. Odaların görevleri arasında mesleği düzenlemek, ileriye götürmek, meslektaşlar arası bilmemneleri sağlamak gibi muğlak, saçma ya da Türkiye'de zaten hiç yapılmayan ya da yapılsa da kimsenin umursamadığı şeyler geçiyor. Ben de zaten bir makine mühendisi olarak hem doğrudan bu mesleği icra etmediğimden hem de odaların aidat toplamaktan başka bir faydasını göremediğimden kendi odama kayıtlı değilim. BMO'nun kurulmasıyla da anlaşılan Türkiye'de bilgisayar alanında "mühendislik" yapamayacağım.

Durumu şu şekilde tekrar anlatmak istiyorum. Ben 9 yaşından beri bilgisayarda basit de olsa programlar yazan, üniversitede makine mühendisliği okurken serbest seçmeli ders olarak "Algoritmalar ve Veri Yapıları" alan, üniversite hayatının tamamında yazılım sektöründe "yazılım mühendisi" olarak çalışan birisiyim. Okul bittikten sonra da kimisi yabancı, bir kaç şirket ile çalıştım, açık kaynak projelere katkıda bulundum, kendi açık kaynak projelerimi insanlarla paylaştım, paylaşıyorum ve son olarak aralarında Twitter'ın da bulunduğu günümüzün popüler, yabancı yazılım şirketleri ile başarılı iş görüşmeleri yaptım ve an itibariyle, daha önce de anlattığım üzere, Disqus adlı şirketin bir çalışanıyım.

Bunları yazmamın sebebi hava atmak, ya da "bakın ben ne kadar başarılı bir adamım heheh" demek değil, hatta bunları yazdığım için şu an gerçekten utanıyorum çünkü bildiğim, tanıdığım, bilgisayar bilimleri ile ilgili bir bölümden mezun olmamış ancak şu an Facebook'ta ya da bir başka büyük yabancı şirkette benden çok daha başarılı yazılım kariyeri olan insanlar olduğunu biliyorum. Ve bu yasaya göre tüm bu insanlar Türkiye'de bu mesleği yasal olarak, haklarıyla icra edemiyorlar ancak "elin kapitalist Amerikası"nda çalışabiliyor ve orada çok güzel imkanlara sahip olup el üzerinde tutulabiliyorlar. İşte bu bana çok yanlış geliyor. Bile bile, isteyerek, göz göre göre 1954 yılından beri kendi insanımızı ikinci, üçüncü sınıf insan yerine koymak, yılların emeği ve hevesi ile kazanılmış tecrübeleri hiçe saymak, hepsini geçtim aynı mesleğin üniversitesini 4 yıl ya da daha uzun süre okuyup diplomasını alan ve belki de çok başarılı olan/olacak insanlara da "odaya kayıt olup paranı vermezsen hiçbir halt yapamazsın" deniyor.

Baktım başka maddelere, dedim ki "yapmazsam ne olacak kardeşim?". Madde 26'ya göre şunları yapacaklarmış:

a) Yazılı ihtar;
b) (25) liradan (100) liraya kadar para cezası;
c) (100) liradan (1 000) liraya kadar para cezası;
ç) 15 günden 6 aya kadar serbest sanat icrasından men'i;
d) Odadan ihraç.
Şimdi ben odaya kayıtlı değilim, bir an için gaza gelip kayıt olmak istesem BMO'ya kayıt olma şansım zaten yok çünkü "ilgili bir bölüm mezunu" değilim, ancak hayatımın sonuna kadar kod yazabilirim. Peki ne yapacaksınız bana o halde? Yazılı ihtarı zaten umursamam, para cezası versen neye dayanarak verdin diye sorarım. İlla ödeyeceksin derlerse ödeyip karşı dava açarım. Odadan ihraç zaten edemezler çünkü kayıtlı değilim.

Burada beni en çok düşündüren "serbest sanat icrasından men'i" kısmı oldu. Benim bundan anladığım "arkadaş sen bu süre boyunca yazılım mühendisliği yapamazsın" demek oluyor. Ne yapacaklar acaba? Beynime girip ilgili yeri bloke mi edecekler? Sitelere erişimi engelledikleri gibi GitHub hesabımı mı kapatacaklar? Evimi basıp bilgisayarıma format atmaya mı çalışacaklar, ne yapacaklar? Ha benim resmi bir yerde çalışmamı engelleyeceklerse devletle zaten işim olmaz. Olsun isterdim, bir sürü şeyi düzeltmeyi gerçekten isterdim ancak bundan ayrı bir yazı çıkar, hiç girmeyelim. Şu an çalıştığım yerlerde bana istediğim para ve imkanları veriyorlar, bir internet sitesi açmak için ya da bilgisayar programı yazıp çalıştırmak için bir yerden onay belgesi almam da gerekmiyor. O halde gerçekten ne yapabileceklerini çok merak ediyorum.

Bütün bunları böyle uzun uzun yazıp anlatmamın en temel sebebi yasanın ve bu odaların saçmalığını insanlara göstermek istemem. Yoksa ben zaten yıllardır bu işi yapıyorum, BMO'yu kuranların kurarken iddia ettikleri gibi merdiven altı falan da değil gayet açık seçik ve layığıyla ve hatta bazı "mühendislerden" daha iyi yapıyorum daha da iyi yapabilmek için Coursera'daki ilgili tüm dersleri alıp yüksek başarı ile bitirmeye çalışıyorum ve benim gibi çok insan tanıyorum.

Bence bu saçmalığın bitmesi gerekiyor. Sorun sadece BMO değil, tüm meslek odaları ve bunu düzenleyen kanun. Mesleğin icrasıyla ilgili esasları belirleyen bir kurum olmasına ya da bu mesleği yapan insanları bir çatı altında toplanmaya çalışan bir kurum olmasına karşı değilim. Ancak benim mesleki yeterliliğimi sadece kendisine ödediğim aidata bakarak onayan ya da geçersiz ilan eden içi boş, asalak ve zorunlu kurumlara karşıyım.

Güncelleme: Berk Ülsoy'un LinkedIn profiline dikkatli bakamadığım için kendisini "bilgisayar mühendisi olmayıp yurt dışında bu alanda çalışanlar" kategorisine sokmuşum bağlantı vererek.  Hem kendisinden hem okuyanlardan özür diliyorum =)

Güncelleme 2:  Yorumlarda 26. Madde'nin ve eleştirdiğim cezaların sadece odaya kayıtlı kişiler için geçerli olduğu yazılı. Ben "mesleği icra etmekten men etme" ve hatta diğer cezaların bu bilgi dahilinde bile saçma olduğunu düşünmeye devam ediyorum ancak yine de bu düzeltme önemli bir bilgi.