Cuma, Şubat 20, 2009

Ayıldım

Bodoslama dalıyorum ve evet ya, ayıldım resmen. Bilmiyorum ne zaman nasıl o korkunç moda girdim, okul ve ders yoğunluğu mu yaptı, havalar mı yaptı gerçekten hiç bilemiyorum ama bir süredir üzerimde olan o ölü toprağını attım. Üzerime yığılmış olan bir sürü işe "hadi hoppalâa" efektiyle atlıyorum. Arada güzelim S.T.A.L.K.E.R. güme gidiyor biraz ama olacak o kadar.

Ne yapıyorum peki? Efendim neler yapmıyorum ki, misal geçenlerde ilk defa gerçek, buz gibi ve korkunç gürültülü bir sunucu odasında montumla dahi titreyerek bir sunucu kurdum. İlginç bir deneyimdi amma velakin "sunucu" dediğimiz meretin de senin benim gibi(!) normal görünümlü ama adeta bir CD sürücü gibi kızaklı, bir bilgisayar olduğunu, bu bilgisayarların dolap gibi olan, üzerindeki çekmece yuvalarına çekmece yerine bu "sunucu" meretini taktığımız, orta tarafında da adeta kasasız bir laptop olan monitör klavye ikilisinden herhangi birine bağlanıp mıncırabildiğimiz yapılarda barındığını falan öğrendim. Ama içine kurduğumuz şey bildiğin Ubuntu Server x64 yani öyle artistlik yapsa kaç yazar, ciğerini biliyoruz!

Sonrasında neler yapıyorum efenim pek güzel bir tablomuz var JavaScript denen harikayla yaptığımız. Şenol sağolsun onu JSON'a geçirdik, sonrasında binbir türlü atraksiyon ekleyip ilaç satışlarını gösterdiğimiz bir yerde satış yüzdesi artan ilaçların satırlarını yüzdesine göre yeşertip azalanları da yüzdesine göre kızarttığımız bir hale büründürdük. Peki pek sevgili müşterinin tepkisi ne oldu dersiniz? "Arkadaş bu ilacın satışı artmış(%1) ama çok beyaz ben nasıl anlıyım bunu, olmamış valla" diyerek zaten asabi olan bendenizi çileden çıkarttı. Yavrum evladım %1 artarsa tabi ki neredeyse beyaz olan bir yeşil tonu olur. Orada koskoca %100'ler, %60'lar ve hatta %200'ler var. İnsaf be! Şeytan diyor at kafasına HSL renk skalasını o olsun.

Şeytan demişken aklıma geldi, bu yazı da size güzel bir beyaz şarap eşliğinde yazılıyor ancak bu sefer kafam geçen seferki kadar iyi değil. E tabi bir kadeh nerede yarım şişe nerede değil mi. Yok hayır alkolik falan değilim, size öyle denk geliyor. Vallaha bakın.

Oradan oraya zıplarken hatırladım ki sonlu eleman analizi adında harikulade bir dersi size daha önce bahsettiğim pek değerli hocamız Dr. Cüneyt Sert'ten alacak gibiyim. Bu dönem 4 ders alıp hiç seçmeli düşünmezken Engin'den böyle bir talep, hatırlatma geldi. E Cünyet Sert, akışkanlar mekaniği, sonlu eleman kavramları yan yana gelince, bir de ders yükü hafif olunca, yukardan bir yerden "helva yapsana la!" diye bir ses yankılandı, ben de kıramadım. Bence güzel olacak, MatLab'la, CUDA'yla ve bolca matematikle geçip gidecek gibi bu ders.

Yeni bir konu zıplaması! Piyasaya çıkalı baya olmuş olsa da S.T.A.L.K.E.R.'dan bahsetmek istiyorum size biraz. Hala oynamadıysanız çok şey kaçırıyorsunuz demektir. Oyunun sizi ortasına bıraktığı kendi halinde yaşayan ve gerçekten yalnız olduğunuz dünya alıştığınız "ah yavrum sen kazana mı düştün, gel yardım edeyim, aha buyur sana silah, al bolca sağlık, zırh, hede hödö" diyen oyunlardan sonra "noluyo lan kaldım böyle dımdızlak?!" gibi tepkiler vermenize sebep olsa da iddia ediyorum köpekten "gerçekten" korktuğunuz, belki kaçtığınız, hava karardığında yüksek bir binanın kuytu bir köşesine sinebildiğiniz için ciddi anlamda şükrettiğiniz ve yağmur yağdığında "oh be" diyip altında "gerçekten" ıslandığınızı hissedebildiğiniz ve daha bir çok şeyi size hissetirip, "yaşatabilen" bir oyun olmuş. Gerçekten ben de bu kadar bekleterek çok şey kaçırmışım. Oynayın, oynatın, kendinize de iyi bakın!